TSÜAB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İlhami Özcan AYGUN’ un TRT’ de 30 Aralık 2010 Perşembe günü yayımlanan röportajı aşağıda sunulmaktadır.
Tohumda İsrail Hakimiyeti Kırıldı
Seralarda yetişen ürünlerin tohumları artık büyük ölçüde yurtiçinde üretiliyor.
Yayına Giriş: 30.12.2010 11:57:30
Güncelleme: 30.12.2010 12:30:05
Son dönemde Türk tohumculuk sektörüne yönelik olumsuz haberlerin artması üzerine yerli firmalar karşı atağa geçerek ’milli tohum seferberliği’ başlattı.
Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Başkanı İlhami Özcan Aygun, yıllık 150 milyon dolar olan tohum ithalatının tamamını karşılayabileceklerini söyledi.
Son beş yıldır Türkiye’de İsrail tohumu hakimiyetinin kalmadığını ifade
eden Aygun, "Bizim rakibimiz çokuluslu şirketler. 40’a yakın ülkeye ihracat yapıyoruz. Türk tohumculuğu Avrupalı rakiplerine tohum üretimi yapıyor." dedi.
YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan’ın, "Ülkemizde yetiştirilen domates ve buğdayın tohumlarının büyük bir kısmı, yerli tohumumuz olmadığı için Amerika ve İsrail’den geliyor.’’ sözlerinin kendilerini ateşlediğini aktaran Aygun, yurtdışına açılıp daha çok ihracat yapacaklarını bildirdi.
Birlik, bunun için dış ülkelerde de gösterilecek reklam filmi hazırlığında. Aygun, Balkanlar, Orta Asya ve Ortadoğu ülkelerinde 2011 yılında tohum zirveleri düzenleyeceklerini açıkladı.
YÖK Başkanı’ndan kendisini bilgilendirmek için randevu talep ettiklerini aktaran Aygun, Türkiye’de üretim yapan 400 firmanın tüm ihtiyacı karşılayabileceğine dikkat çekti.
Türkiye’nin tohum ihracatının 71 milyon dolar olduğunu belirten İlhami Aygun, ürettikleri tohumun ürüne dönüşmesiyle ülke ekonomisine katkısının ise 4 milyar doları bulduğunu kaydetti.
Türkiye’de tohum piyasasının büyüklüğü ise 1 milyar dolar civarında. Tarımsal üretimde kullanılan tohumların önemli bir kısmının yurtdışından ithal edildiğine yönelik haberlere karşı çıkan TSÜAB Başkanı, ’karalama’ dediği haberlerin sektöre büyük zarar verdiği görüşünde.
Türk tohumculuk sanayiinin övünülecek bir noktaya geldiğini aktaran TSÜAB Başkanı Aygun, bunu kimsenin yıpratmasına izin vermeyeceklerini söyledi.
"Bizi mafya, silah tüccarı yerine koydular. Artık masaya yumruğumuzu daha sert vuracağız." diyen Aygun, tohumlarla ilgili gerçek dışı, bilimselliğe dayanmayan değerlendirmelerin sebze-meyve satışlarını ve ihracatı olumsuz yönde etkilediğinin altını çizdi.
TSÜAB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İlhami Özcan AYGUN’ un Türkiye Gazetesi’ nde 30 Aralık 2010 Perşembe günü yayımlanan röportajı aşağıda sunulmaktadır.
Türk tohumculuğu İsrail’i tahtından etti
30 Aralık 2010 Perşembe
Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği Başkanı Aygun, başta İsrail olmak üzere yabancı firmaları geride bıraktıklarını söyledi.
Haber Merkezi ANKARA
İsrail firmalarının Türk tohum sektörünü ele geçirmesiyle ilgili haberlere ateş püsküren Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSUAB) Başkanı İlhami Özcan Aygun, başta İsrail olmak üzere yabancı firmalara piyasada nal toplattıklarını dile getirdi. Aygun, “Türkiye’de İsrail firması bırakmadık. Bugün gümrüklerimizi ithal tohumlara kapatalım. Biz birlik olarak Türkiye’nin tohum ihtiyacının tamamını karşılamaya hazırız” dedi. Aygun, Türk firmalarının mevsimsel avantajlardan yararlanmak üzere Şili ve Ürdün’de tohum üretmeye başladığını belirterek, Türkiye ve yurtdışında üretilen tohumların ABD, İsrail, Fransa, Almanya ve Hollanda’ya ihraç edildiğini söyledi. Türkiye’de son 7 yılda tohum ihracatının ithalata göre çok hızla arttığını ve kısa süre içersinde ihracatın ithalatı geçeceğini iddia eden Aygun, “İthalatımız 2002 yılında 55 milyon dolar iken 2009 yılında yüzde 186 artışla 158 milyon dolara çıktı, ihracatımız ise 2002 yılında 17 milyon dolardan yüzde 317 artışla 71 milyon dolara yükseldi” diye konuştu.
TSÜAB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İlhami Özcan AYGUN’ un Zaman Gazetesi’ nde 30 Aralık 2010 Perşembe günü yayımlanan röportajı aşağıda sunulmaktadır.
ERCAN BAYSAL - ANKARA - 30.12.2010
Seralarda yetişen ürünlerin tohumları artık büyük ölçüde yurtiçinde üretiliyor. Hatta 71 milyon dolarlık kısmı da ihraç ediliyor. Son 5 yıldır domateste İsrail tohumu hakimiyetinin kırıldığını belirten Tohum Sanayicileri Birliği Başkanı Aygun, "YÖK Başkanı ve Başbakan´a çıkıp ulaştığımız seviyeyi anlatmak istiyoruz. İhtiyacın tamamını biz karşılayabiliriz." dedi.
Son dönemde Türk tohumculuk sektörüne yönelik olumsuz haberlerin artması üzerine yerli firmalar karşı atağa geçerek ´milli tohum seferberliği´ başlattı. Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Başkanı İlhami Özcan Aygun, yıllık 150 milyon dolar olan tohum ithalatının tamamını karşılayabileceklerini söyledi. Son beş yıldır Türkiye´de İsrail tohumu hakimiyetinin kalmadığını ifade eden Aygun, "Bizim rakibimiz çokuluslu şirketler. 40´a yakın ülkeye ihracat yapıyoruz. Türk tohumculuğu Avrupalı rakiplerine tohum üretimi yapıyor." dedi. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan´ın, "Ülkemizde yetiştirilen domates ve buğdayın tohumlarının büyük bir kısmı, yerli tohumumuz olmadığı için Amerika ve İsrail´den geliyor.´´ sözlerinin kendilerini ateşlediğini aktaran Aygun, yurtdışına açılıp daha çok ihracat yapacaklarını bildirdi. Birlik, bunun için dış ülkelerde de gösterilecek reklam filmi hazırlığında. Aygun, Balkanlar, Orta Asya ve Ortadoğu ülkelerinde 2011 yılında tohum zirveleri düzenleyeceklerini açıkladı. YÖK Başkanı´ndan kendisini bilgilendirmek için randevu talep ettiklerini aktaran Aygun, Türkiye´de üretim yapan 400 firmanın tüm ihtiyacı karşılayabileceğine dikkat çekti. Türkiye´nin tohum ihracatının 71 milyon dolar olduğunu belirten İlhami Aygun, ürettikleri tohumun ürüne dönüşmesiyle ülke ekonomisine katkısının ise 4 milyar doları bulduğunu kaydetti. Türkiye´de tohum piyasasının büyüklüğü ise 1 milyar dolar civarında. Tarımsal üretimde kullanılan tohumların önemli bir kısmının yurtdışından ithal edildiğine yönelik haberlere karşı çıkan TSÜAB Başkanı, ´karalama´ dediği haberlerin sektöre büyük zarar verdiği görüşünde. Türk tohumculuk sanayiinin övünülecek bir noktaya geldiğini aktaran TSÜAB Başkanı Aygun, bunu kimsenin yıpratmasına izin vermeyeceklerini söyledi. "Bizi mafya, silah tüccarı yerine koydular. Artık masaya yumruğumuzu daha sert vuracağız." diyen Aygun, tohumlarla ilgili gerçek dışı, bilimselliğe dayanmayan değerlendirmelerin sebze-meyve satışlarını ve ihracatı olumsuz yönde etkilediğinin altını çizdi. Sektörün kendini anlatamadığını ve KDV ile ilgili problemleri olduğunu bildiren Aygun, Başbakan Tayyip Erdoğan´dan randevu alarak sektör hakkında bilgilendirmede bulunacaklarını kaydetti.
Polat Alemdar´lı reklam hazırlığı
Sektörü ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtmak amacıyla, tanınmış isimlerin rol alacağı bir tanıtım filmi çekmek istediklerini belirten TSÜAB Başkanı İlhami Özcan Aygun, bu filmde rol alacak sanatçı arayışlarının sürdüğünü aktardı. Uygun fiyatla rol alacak sanatçı arayan tohum üreticileri, Kurtlar Vadisi dizisinin Polat Alemdar´ı Necati Şaşmaz´ın yanı sıra Ezel dizisinin başrol oyuncusu Kenan İmirzalıoğlu´na teklif götürmeye hazırlanıyor. Teklifin kabul edilmesi halinde Türk tohumlarının Balkan ülkeleri başta olmak üzere Türk cumhuriyetleri ve dünyanın birçok ülkesinde tanıtımı bu sanatçılar vasıtasıyla gerçekleştirilecek. Aygun, fındıkta olduğu gibi Tohum Tanıtım Grubu (TTG) kuracaklarını da açıkladı.
TSÜAB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İlhami Özcan AYGUN’ un Vakit Gazetesi’ nde 30 Aralık 2010 Perşembe günü yayımlanan röportajı aşağıda sunulmaktadır.
Tohumda İsrail hakimiyetini kırdık!
Seralarda yetişen ürünlerin tohumları artık büyük ölçüde yurtiçinde üretiliyor. Hatta 71 milyon dolarlık kısmı da ihraç ediliyor. Son 5 yıldır domateste İsrail tohumu hakimiyetinin kırıldığını belirten Tohum Sanayicileri Birliği Başkanı Aygun, "YÖK Başkanı ve Başbakan´a çıkıp ulaştığımız seviyeyi anlatmak istiyoruz. İhtiyacın tamamını biz karşılayabiliriz." dedi.
Son dönemde Türk tohumculuk sektörüne yönelik olumsuz haberlerin artması üzerine yerli firmalar karşı atağa geçerek ´milli tohum seferberliği´ başlattı. Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Başkanı İlhami Özcan Aygun, yıllık 150 milyon dolar olan tohum ithalatının tamamını karşılayabileceklerini söyledi. Son beş yıldır Türkiye´de İsrail tohumu hakimiyetinin kalmadığını ifade eden Aygun, "Bizim rakibimiz çokuluslu şirketler. 40´a yakın ülkeye ihracat yapıyoruz. Türk tohumculuğu Avrupalı rakiplerine tohum üretimi yapıyor." dedi. YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan´ın, "Ülkemizde yetiştirilen domates ve buğdayın tohumlarının büyük bir kısmı, yerli tohumumuz olmadığı için Amerika ve İsrail´den geliyor.´´ sözlerinin kendilerini ateşlediğini aktaran Aygun, yurtdışına açılıp daha çok ihracat yapacaklarını bildirdi. Birlik, bunun için dış ülkelerde de gösterilecek reklam filmi hazırlığında. Aygun, Balkanlar, Orta Asya ve Ortadoğu ülkelerinde 2011 yılında tohum zirveleri düzenleyeceklerini açıkladı. YÖK Başkanı´ndan kendisini bilgilendirmek için randevu talep ettiklerini aktaran Aygun, Türkiye´de üretim yapan 400 firmanın tüm ihtiyacı karşılayabileceğine dikkat çekti.
Türkiye´nin tohum ihracatının 71 milyon dolar olduğunu belirten İlhami Aygun, ürettikleri tohumun ürüne dönüşmesiyle ülke ekonomisine katkısının ise 4 milyar doları bulduğunu kaydetti. Türkiye´de tohum piyasasının büyüklüğü ise 1 milyar dolar civarında. Tarımsal üretimde kullanılan tohumların önemli bir kısmının yurtdışından ithal edildiğine yönelik haberlere karşı çıkan TSÜAB Başkanı, ´karalama´ dediği haberlerin sektöre büyük zarar verdiği görüşünde. Türk tohumculuk sanayiinin övünülecek bir noktaya geldiğini aktaran TSÜAB Başkanı Aygun, bunu kimsenin yıpratmasına izin vermeyeceklerini söyledi. "Bizi mafya, silah tüccarı yerine koydular. Artık masaya yumruğumuzu daha sert vuracağız." diyen Aygun, tohumlarla ilgili gerçek dışı, bilimselliğe dayanmayan değerlendirmelerin sebze-meyve satışlarını ve ihracatı olumsuz yönde etkilediğinin altını çizdi. Sektörün kendini anlatamadığını ve KDV ile ilgili problemleri olduğunu bildiren Aygun, Başbakan Tayyip Erdoğan´dan randevu alarak sektör hakkında bilgilendirmede bulunacaklarını kaydetti.
Polat Alemdar´lı reklam hazırlığı
Sektörü ulusal ve uluslararası düzeyde tanıtmak amacıyla, tanınmış isimlerin rol alacağı bir tanıtım filmi çekmek istediklerini belirten TSÜAB Başkanı İlhami Özcan Aygun, bu filmde rol alacak sanatçı arayışlarının sürdüğünü aktardı. Uygun fiyatla rol alacak sanatçı arayan tohum üreticileri, Kurtlar Vadisi dizisinin Polat Alemdar´ı Necati Şaşmaz´ın yanı sıra Ezel dizisinin başrol oyuncusu Kenan İmirzalıoğlu´na teklif götürmeye hazırlanıyor. Teklifin kabul edilmesi halinde Türk tohumlarının Balkan ülkeleri başta olmak üzere Türk cumhuriyetleri ve dünyanın birçok ülkesinde tanıtımı bu sanatçılar vasıtasıyla gerçekleştirilecek. Aygun, fındıkta olduğu gibi Tohum Tanıtım Grubu (TTG) kuracaklarını da açıkladı.
22 Aralık 2010 Çarşamba günü Ankara’ da yapılan TSÜAB Basın Sohbet Yemeğinde ele alınan konularla ilgili olarak Anadolu Ajansı tarafından yayımlanan haber metni aşağıda sunulmaktadır.
-TOHUM ÜRETİCİLERİNDEN, GDO KONUSUNDA KARŞI ATAK...
-TSÜAB, GDO VE TOHUMLUK KONUSUNDA BİLİMSEL VERİLERE
AYKIRI KONUŞAN VE SEKTÖRE ZARAR VERENLERE YÖNELİK
HUKUKİ MÜCADELE BAŞLATIYOR
-BİRLİK, OKAN BAYÜLGEN HAKKINDA DAVA AÇMAYA HAZIRLANIYOR
-TSÜAB BAŞKANI İLHAMİ ÖZCAN AYGUN: ´´TÜRK TOHUMCULUK SANAYİ
ÖVÜNÜLECEK BİR NOKTAYA GELDİ, KİMSENİN YIPRATMASINA İZİN
VERMEYİZ. BİZİ MAFYA, SİLAH TÜCCARI YERİNE KOYDULAR. YETER
ARTIK MASAYA YUMRUĞUMUZU DAHA SERT VURACAĞIZ´´
ANKARA (A.A) - 24.12.2010 - Fatma Orhan - Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan´ın ´´domates tohumluğu´´ açıklamaları ile gündeme gelen Türk tohumluk sektörü, sektörün tanıtımı ve sektöre zarar veren açıklamalar konusunda karşı atağa geçiyor.
Tohum Sanayici ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB), genetiği değiştirilmiş organizmalar GDO ve tohumluk konusunda bilimsel verilere aykırı konuşan ve sektöre zarar verenlere yönelik hukuki mücadele başlatıyor. Birlik, ilk olarak, genetiği değiştirilmiş tohumla ilgili sözleri nedeniyle Okan Bayülgen hakkında dava açmak için çalışma başlattı.
TSÜAB Başkanı İlhami Özcan Aygun, ´´Türk tohumculuk sanayi, övünülecek bir noktaya geldi, kimsenin yıpratmasına izin vermeyiz. Bizi mafya, silah tüccarı yerine koydular. Yeter, artık masaya yumruğumuzu daha sert vuracağız´´ dedi.
Tohumlarla ilgili gerçek dışı, bilimsel bilgiye dayanmayan değerlendirmelerin sebze meyve satışlarınını, ihracatı, tohum üreticilerini olumsuz etkilediğini belirten Aygun, sektörün tanıtımı amacıyla düzenlenen toplantıda yaptığı açıklamada, sektörle hiç ilgisi olmayan insanların bilimsel gerçeklere aykırı yaptığı açıklamalar yüzünden, tohumla ilgili doğruları insanlara anlatmakta ve inandırmakta zorlandıklarını söyledi.
´´Tohumun içine yerleştirilen mekanizmalar ile insanların 20 yıl sonra öleceği´´ gibi iddiaların hurafeden başka bir şey olmadığını ifade eden Aygun, son günlerde yapılan açıklamalarla tohumcuların ´´silah tüccarı, mafya´´ yerine konduğunu öne sürdü.
Türk tohumculuk sektörünün son yıllarda büyük bir başarı yakaladığını ifade eden Aygun, tahıllarda kullanılan tohumluğun yüzde 90´dan fazlasını, sebzelerde ise yüzde 40´ını ürettiklerini belirterek, ´´Herkes ithal edilen tohuma bakıyor, ihraç edilen 10 milyar dolarlık gıdaya bakmıyor. Bu tamamıyla bizim eserimiz´´ dedi.
Türkiye´de GDO´lu tohum üretilmediğini ve kullanılmadığını, GDO hakkında bilimsel verilere aykırı açıklamaların sektöre büyük zarar verdiğini vurgulayan Aygun, konu ile ilgisi-bilgisi olmayan insanların bu konuda konuşmasını önlemek amacıyla, bundan sonra bu tür açıklamalar yapanlar hakkında hukuki yollara başvuracaklarını, ´´masaya yumruklarını daha sert vuracaklarını´´ söyledi.
-REKLAM FİLMİNDE ´´UYGUN FİYATA ROL ALACAK´´ SANATÇI ARANIYOR-
İlhami Özcan Aygun, ayrıca, sektörü ulusal ve ulusal düzeyde tanıtmak amacıyla, çok tanınmış insanların rol alacağı bir tanıtım filmi çekmek istediklerini, bu filmde rol alacak sanatçı arayışlarının sürdüğünü açıklarken, öneri götürdükleri bir ´´ünlünün´´ yok yüksek ücret istediğini, ´´uygun fiyata rol alacak´´ sanatçı aradıklarını belirtti.
Aygun, çekilecek tanıtım filminin, özellikle tohum ihraç edilen ülkelerde de gösterileceğini bildirdi.
Türkiye´nin dünya ölçeğinde önemli bir tarla ve sebze meyve üreticisi olduğunu, bu üretim potansiyeline paralel olarak 150´den fazla bitki türünde binlerce bitki çeşidine ait tohumluk üretildiğini anlatan İlhami Özcan Aygun, şu bilgileri verdi:
´´Türkiye tohumculuk endüstrisi, ticaret hacmi olarak dünyada ilk 15 ülke arasındadır. Son yıllarda, yılda 150 milyon dolarlık ithalata karşın yıllık ihracat 70 milyon dolara ulaştı. Bazı tarla bitkileri ve çoğunlukla sebze tohumu ithal edilirken, mısır, ayçiçeği, pamuk ve bazı sebze tohumlukları ihraç ediliyor. Türkiye´de üretilen sebze tohumluklarının ithal edilen tohumluklardan kalite ve verim yönünden hiç bir farkı yoktur. Birçok uluslararası tohum üreticisi şirket, üretim üssü olarak Türkiye´yi tercih etmektedir. Türkiye ekolojik açıdan çok üstün özelliklere sahiptir.´´
GDO´lu bitkilerin, tohumlukların Türkiye´de hiç bir zaman üretimine izin verilmediğini, tohumlukların ithalatı ve dağıtımının da yapılmadığını vurgulayan Aygun, şöyle devam etti:
´´GDO´lu ürünler konusundaki tartışmalar, mısır ve soya gibi ürünler üzerinde yoğunlaşması beklenirken, medyada sebze-meyveler ön plana çıkarılıyor. Türkiye´de yetiştirilen sebze-meyveler, transgenik değil. Yüz binlerce çiftçi ailesini ve milyonlarca tüketiciyi ilgilendiren sebze-meyvelerin bu tartışmalara konu edilmesi, son derece yanlış ve yanıltıcı.
Yurtiçinde üretilen tarla ve sebze bitkilerinin GDO´lu tohumdan elde edildiği, ekilen tohumlardan yetişen bitkilerin bir daha tohum vermediği, soframızdaki her şeyin GDO´lu ürünlerden elde edildiği gibi gerçek dışı ve sorumsuz iddialar bile ortaya atılmıştır. Magazin programı yapanlar, spor programı yapanlar, dini program yapanlar bile tohum, sebze-meyve tohumluğu hakkında konuşuyor.
Ülkemizde üretilen ve tüketilen buğday ve domatesler hakkında inanılmaz tehlike ve korku imaları yaparak, tüketiciler, üreticiler, ihracatçılar, ithalatçıların zihninde yanlış izlenimler oluşturulmasını sağlamak ve bunun getireceği ekonomik sorunlar nasıl izah edilebilir. Önüne gelen hayal gücü sahibinin üreticilerimizin ekmek parası üzerine bilim kurgu senaryoları üretmesi kabul edilemez.´´
TSÜAB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İlhami Özcan AYGUN’un Dünya Gazetesi ile yapılan röportajı Dünya Gazetesinin 27 Aralık 2010 tarihili sayısında yayınlanmış olup, röportaj şağıda sunulmaktadır .
Ankara Sohbetleri´nin konuğu Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Başkanı İlhami Özcan Aygün.
ANKARA - Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Birliği Başkanı İlhami Özcan Aygün, son dönemlerde bazı belediyelerin ilginç bir uygulamaya imza atarak, sera sahiplerinden, inşaat ruhsatı istemeye başladığını söyledi.
Seraların doğal tarım alanı olduğunu ve inşası konusunda metrekare sınırlaması getirilemeyeceğini belirten Aygün, bu çerçevede bazı belediyelerin, kurulu seraları bile mühürlediklerini bildirdi. Türkiye´de sanılanın aksine fazla miktarda tohum ithal edilmediği bilgisini veren Aygün, bazı çok uluslu şirketlerin ıslahat yapan yeni çeşit geliştiren Türk şirketlerini ele geçirmeye çalıştığını kaydetti.
Bir tohum çeşidi için en az 10-15 yıl Ar-Ge faaliyeti yürütüldüğüne dikkat çeken Aygün, buna karşılık TÜBİTAK desteklerinin 2 yıl ile sınırlı olduğunu bundan da personel sayısı kriteri yüzünden çok fazla faydalanılamadığını dile getirdi. Yine sanıldığı gibi İsrailli tohum şirketlerinin Türkiye´ye yüksek miktarda tohum satmadığını vurgulayan Aygün, tohumculukta İsrail´den daha ileride olunduğunu bildirdi. Ankara Sohbetleri´ne konuk olan İlhami Özcan Aygün, Ankara Temsilcimiz Ferit B. Parlak ve Ankara Haber Müdürümüz Hüseyin Gökçe´nin sorularını cevaplandırdı.
- Son dönemlerde tohum sanayicileri olarak aktif bir çalışma içine girdiğinizi gözlemliyoruz. Bunun arkasında daha çok ürün satışı olmasa gerek, çünkü tohum bir ihtiyaç ve üretim yapan insanlar mutlaka almak zorunda….
Kendimizi topluma daha iyi anlatmaya çalışıyoruz. Bakıyoruz ki son zamanlarda bizim dışımızda, tohumla hiç ilgisi olmayan insanlar tohumu konuşuyor. Biz de bu duruma son vermek için, acımasız ve yanlış bilgilere son vermek için harekete geçmeye karar verdik.
- Geçenlerde bir TV programında tohumculardan mafya olarak bahsedildi…
Zaman zaman bizim toplantılarımıza katılıyorsunuz, şu an da sizin ofisinizde görüşme yapıyoruz. Bizim hiç mafyaya benzer bir tarafımız var mı?
Bilen bilmeyen, Türkiye´de tohum mafyasından bahsediyor. Tohum aslında hayatın başlangıcı, böyle bir sektörü mafya ile özdeşleştirmek hiç akla mantığa sığmıyor. Aynı programda, daha da ileri giderek, mısır yedikten sonra midenizde böceklerin oluşacağını ifade ediyorlar.
Magazin programı yapanlar konuşuyor, birisi çıkıp Antalya´dan toplanan hıyarın İstanbul´da 10 cm uzadığını söylüyor. Oysa bir tarım ürününü dalından kopardığınız zaman yaşamını yitirmiş oluyor. İçinde bazı organizmalar harekete geçse bile bu sonuçları oluşturmaz. GDO teknolojisiyle üretilmiş, şu an 400´e yakan GDO´lu ilaç ruhsat bekliyor.
Bağışıklık sağlayan aşıların hepsi GDO teknolojisiyle yapılıyor. Bizi günah keçisi olarak görüyorlar, yanlış şeyleri insanların beyinlerine kazıyorlar. Bizi bu şekilde kullananlar 1982 yılından bu yana insülinlerin GDO ile üretildiğini biliyor mu acaba? Oysa biz ülkenin gerçeklerini, beslenmemizde ana aktör olan ürünlerin tohumlarının nasıl yetiştiğini gösterdik. Üstelik böyle davranarak, insanların beslenmesini engelliyorlar, insanlar manava gittiklerinde elleri domatese, salatalığa gitmiyor.
- İsrail başta olmak üzere Türkiye´de tohumculuğun yabancıların elinde olduğuna, ithal ürünlerin çok olduğuna yönelik yaygın bir inanış var, bu doğru mu?
İsrail meselesine gelmeden önce, çok yanlış bilinen bir noktaya değinmek istiyorum. Örneğin buğday tohumunun ABD´den ithal edildiğini söylüyorlar. YÖK Başkanı buğday tohumu ve domatesle ilgili sözler sarf etti. Bir kere buğday tohumunun yüzde 99.6´sı Türkiye´de üretiliyor. İthal edilen çok küçük kısım ise zaten ebeveyn hattı. Türkiye´de geliştirilip tohum haline getiriliyor. Sadece bu yıl 380 bin ton sertifikasyonu yapılmış arpa ve buğday ekildi. İsrail meselesine gelince, bir kere İsrail´de bile İsrailli tohum firması kalması desek yanlış olmaz. Global ekonomi içinde İsrailli firmaların tümü çok uluslu şirketlerin eline geçti. Biz ithalatımızın sadece yüzde 6.5´ini İsrail´den pıyoruz.
Islahatçılık geleceğin mesleği
- Şimdi hibrid tohum üretiminde de genlerle oynandığına yönelik bir inanış var, sektör buna ne diyor?
Bu konu gerçekten bir çok insan tarafından karıştırılıyor. Hibrid tohum üretiminde hiçbir şekilde genetikle oynanmıyor. Tamamen olasılıklar üzerine kurulmuş bir dünya. İki ayrı çeşidi bir araya getiriyorsunuz. Örneğin ‘yatma sorunu´ yaşayan kaliteli bir buğday çeşidi ile dayanıklı ama kalitesiz bir buğday çeşidini, tamamen doğal ortamda melezleme yapıyoruz çiçekleme döneminde. Yani iki özelliği birleştiriyoruz. Yalnız burada ne çıkacağını kimse bilmiyor, istediğinizi alana kadar defalarca deneme yapıyorsunuz. Bana göre Türkiye´nin sorununa çözüm olacak en önemli meslek ıslahatçılık. Şu anda mumla ıslahatçı arıyoruz. Islahatçılık sadece ülkemizde değil Avrupa ve tüm dünyada geleceğin mesleği olacak. Çünkü kimse beslenmeden yaşayamaz.
Bizler tohum üretmediğimiz zaman yaşam nasıl devam edecek. Islahat üstelik bir günde olan bir şey değil. Bir çeşidi geliştirebilmek için en az 10-15 yıl gerekiyor. Uzun bir süre ne çıkacağını bilmeden yatırım yapıyorsunuz.
Belli ürünlerde dünya ile boy ölçüşüyoruz. Örneğin domateste dünya ile yarışıyoruz. Örneğin ayçiçeği tohumunda çok özel, yağ oranı yüksek bir ayçiçeği yetiştirildi. Geçmişte ayçiçeğinde yağ oranına bakılmıyordu oysa şimdi durum değişti. Burada Türk ıslahatçılarının geliştirdiği çeşitler tüm dünyaya satılıyor. Biz Amerika´ya tohum satıyoruz. Tohumdaki çok iyi ülkeler bile ithalat yapıyorlar. Türk tohumculuğun sonu Devrim arabalarınınkine mi benzeyecek?
- Bu işin pazar büyüklüğü ne kadar, İsrailli firmaların bu işi bıraktığını belirttiniz ama ithalatın da ciddi boyutta olduğu ifade ediliyor….
Türkiye tohum piyasasında ticaret dahil 1 milyar dolarlık Pazar var. 140 milyon dolarlık ithalat, 70 milyon dolarlık ihracat var. Ancak bu dış ticaretteki dengesizlik kimseyi yanıltmasın. İthal edilen tohumların da etkisiyle yıllık bazda 500-600 milyon dolar civarında yaş meyve sebze ihracatı yapar hale geldik. İhracatta bu başarıyı yakalayabilmek için doğal olarak ithalat da yapmanız gerekiyor.
Ayrıca çiftçiden başlayıp pazara ulaşana kadar milyonlarca insan bu işten para kazanıyor. Yani tohum sektörünü Türkiye´de çok büyük katma değer yaratıyor. Bütün bunları bir kenara bırakın, ihraç ettiklerimiz bir yana sadece Türkiye´de 75 milyon nüfusu ve 30 milyon turisti besliyoruz.
Bu ülkede bir Devrim arabası üretildi. Bunun üretim süreci aynen bugünkü Türk tohumculuğuna benziyor. O zaman Türk mühendisleri işi başardılar, fakat birileri onları engelledi. Şimdi bazı insanlar bizim önümüzü kesmek için bir çok söylentiler çıkarıyorlar.
Bugün birliğimizde 127 tanesi ıslahat çalışması yapan 397 üyemiz var. Çok uluslu şirketler Ar-Ge çalışması yapan firmalarımızla çok uğraşıyorlar. Asıl amaçları ıslahtaki anaç ürünleri ele geçirmek, yani bunlar bükemedikleri bileği satın almaya çalışıyorlar. Elindeki tüm ürünleri alıp ileride tamamen bağımlı hale getirmeye çalışıyorlar.
Bakın bu konuyla ilgili Ankara Ticaret Odası‘nın hazırladığı bir rapor var. Ülkemizin ihtiyacı olmadığı halde 2 milyar dolarlık seramik ithalatı yapılmış, oyuncağa bugün 2.5 milyar dolar harcama yapılıyor. Rakamlar çok net, oyuncağa, seramiğe ve tohuma verilen paralar belli.
Bizim sektör olarak 100 yıllık geçmişimiz yok. Daha 1980´li yılların sonunda özel sektör yeni yeni üretime başlamış. En eski firmamız 25 yaşında. Benim şirketim 15 yıllık ama ben bile eskilerden birisi olarak kabul ediliyorum. Devlet araştırma enstitülerinde özel sektöre açılmaya başladı. Bu gerçekten Türk tohumculuğu için çok faydalı oldu. TİGEM´in pazarda bir dönemler yüzde 100 olan payı bugün yüzde 30´lara kadar gerilemiş durumda.
- Sektörde ciddi miktarda Ar-Ge faaliyeti olduğundan bahsediyorsunuz. Peki bu konuda devlet desteklerinden yararlanabiliyor musunuz?
Bu konuda devlet desteklerinden Ar-Ge destekleriyle ilgili mevzuatı incelediğinizde ise bundan yararlanabilmek için çalıştırılacak personel sayısına alt sınır getiriliyor. Bugün otomobil, televizyon veya telefon üretimi yapan Ar-Ge ünitesinde çok sayıda eleman çalıştırabiliyor. Oysa bizde işin doğası gereği en fazla 4-5 kişi çalışabiliyor. Bizim üretim sürecimiz uzun. En az10 yıldan başlıyor. Oysa TÜBİTAK´ın Ar-Ge desteği 24 ayla sınırlı. Biz farklı bir sektörüz, Ar-Ge çalışmalarımızın süresi yok. Mevzuat çalışan sayısını ve süresini sınırlıyor. Bir süre önce KOSGEB, TÜBİTAK, Ziraat Bankası yetkilileriyle kendimizi tanıtmak üzere bir araya geldik. Şu anda iyi bir diyalog var. Biz ekip olarak çok iyi çalışıyoruz.
Türkiye şu anda dünya tohum üretiminde 10-15´inci sıralar arasında yer alıyor. Herkesin zannettiğinin aksine biz üretimde İsrail´den ilerideyiz. Asıl hedefimiz Türkiye´yi dünya tohum üretim merkezi haline getirmek. Aslında bir anlamda bunu yapıyoruz da. Çünkü bahsettiğim çok uluslu şirketler deneme alışmalarının önemli bir kısmını da Türkiye´de yapıyorlar.
- Seralar konusunda bazı şeyler duyuyoruz, bunları bina gibi değerlendirip ruhsatlandırıyorlarmış galiba, tohumcularda benzer sıkıntılar var mı?
Evet bazı üyelerimizden bize de şikayet geliyor. Bazı belediyeler maalesef seraların inşaat ruhsatı almasını istiyorlar. Yeni sera yapacaklardan istedikleri gibi, yapılıp bitmiş faaliyette olan seralardan da inşaat ruhsatı istiyorlar. Tıpkı binalarda olduğu gibi iki sera arasındaki mesafenin uzatılmasını talep ediyorlar. Bunları yerine getirmek mümkün mü?
Bursa ve Antalya´da bazı yerlerde cezalar kesmeye başladılar. Hatta bir kaç serayı mühürlediler. Onların dediklerini yerine getirebilmek için inşaat işleriyle ilgili yapı denetim şirketiyle çalışmak gerekecek. Masraf iyice çoğalacak.
Aslında yürürlükteki mevzuata göre seralar zaten doğrudan tarım alanlarıdır. Bu konuyla ilgili Tarım ve Köyişleri Bakanlığı‘na başvurduk. Bakanlığımız konuyla ilgili Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile görüşmelerini sürdürüyor. Gerçekten çok üzerine düşüyor ve bunun kısa sürede çözüleceğine inanıyorum. Sayın Bakan bizim sorunlarımızla özel olarak ilgileniyor.
Tohumda Tanıtım Grubu
- Tanıtımla ilgili reklamlar da yapacaksınız galiba. Fındık Tanıtım Grubu gibi bir şey mi düşünüyorsunuz?
Aslında bu işi fındıkçılar çok güzel yaptılar. THY uçaklarda fındık dağıtımı yapıyor, Skylife dergisinde fındığa yer veriliyor. Aslında biz de FTG gibi bir yapı düşünüyoruz. Bu insanların bilinçlendirilmesiyle ilgili sosyal bir proje. Yurtdışında çok iyi tanınan Türk sanatçılardan da destek almak istiyoruz. Bazılarından çok yüksek rakamlar geldi. Sektörle ilgili küçük tanıtım filmleri çekeceğiz.
Sektörde 5 bine yakın ziraat mühendisi istihdam ediliyor. Bayi, firma personeli olmak üzere çok sayıda kişiye istihdam sağlanıyor. Ziraat fakültelerinden öğrencileri alıp eğitiyoruz, harçlıklarını veriyoruz. Yüksek lisans öğrencilerinin eğitimine yönelik de proje yapacağız. Ayrıca ziraat fakültelerinde ilgili bölümlerde eğitimin bir haftasını biz vermek üzere görüşmeler yapıyoruz. Bunlara yaptığımız yatırım bize ve ülkemize geri dönecek. Bir anlamda ülkenin geleceğini garanti altına alacağız.
- Birliğin statüsü tam olarak nedir?
Kuruluş kanunumuz gereği, Tarım Bakanlığı bizimle ilgili bazı konularda bazı yetkilerini bizim gibi birliklere devredecek. Bu çerçevede bizim laboratuar kurmamız gerekecek. Bununla ilgili projelerimizi hazırladık. AB, Dünya Bankası ve TÜBİTAK´tan sağlayacağımız kaynaklarla laboratuarları kuracağız. Sadece patatesle ilgili kuracağımız laboratuar 2.5 milyon liraya mal olacak. Fide üreticileriyle birlikte hastalıklara yönelik ortak laboratuvar kuracağız.
Vergi desteği gerekiyor
- Ar-Ge destekleri yanı sıra tohum sanayicileri olarak başka daha sağlıklı üretim için başka beklentileriniz var mı?
Şu anda KDV sebze tohumlarında yüzde 8, fidecilerde yüzde 18, bazı tohumluklarda ise yüzde 1 düzeyinde. Biz tüm tohumlukların KDV´sinin yüzde 1´e çekilmesini talep ediyoruz. Böylece daha çok sertifikalı tohum kullanılacak, yüksek potansiyelle üretim artacak. Elektrik ve tarımsal sulamada kullanılan elektrik enerjisiyle tohumculuktaki elektrik enerjisinin maliyetlerinin aynı olması gerekir.
TSÜAB Yönetim Kurulu Başkanı Sayın İlhami Özcan AYGUN’ un tohumculuk sektörü ile ilgili açıklamalarına ilişkin Milli Gazete de 25 Aralık 2010 tarihinde yayımlanan haber şağıda sunulmaktadır.
İlhami Özcan Aygun ´Tohum piyasasını karıştırmak istiyorlar´
İthalat ile dışa bağımlı hale gelindiği, İsrail´in bütün tohumculuk piyasasına hâkim olduğu, GDO´lu ürünlerin pazarlarda cirit attığı, hibrit tohum ve kısırlık söylentileri gibi iddialar yerli tohum üreticilerini isyan noktasına getirdi.
Türkiye´nin son yıllarda parlayan yıldızı haline gelen ancak kamuoyu tarafından pek bilinmeyen tohumculuk sektörü, sıkıntılı günler geçiriyor. İthalat ile dışa bağımlı hale gelindiği, İsrail´in bütün tohumculuk piyasasına hâkim olduğu, GDO´lu ürünlerin pazarlarda cirit attığı, hibrit tohum ve kısırlık söylentileri gibi iddialar yerli tohum üreticilerini isyan noktasına getirdi. Tohum Sanayicileri ve Üreticileri Alt Birliği (TSÜAB) Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Özcan Aygun, gerçekle hiçbir alakası olmayan iddialarla tohumculuk sektörünün karalanmak istendiğini belirterek, sektörün ´Devrim Arabası´nın akıbetine uğratılmak istendiğine dikkat çekti.
TSÜAB tanıtım atağında
Türkiye´nin tohumculuk sektöründe geldiği noktayı anlatmak için tanıtım atağına geçen TSÜAB Yönetim Kurulu Başkanı İlhami Özcan Aygun, sektörle ilgili olarak gazetemize çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. Türkiye´nin tohumda ithalatçı bir ülke olmadığını, kullandığı tohumun yüzde 92,3´ünü kendi ürettiğini bildiren Aygun, İsrail´e bağımlılık iddialarına ise büyük bir tepki gösteriyor. "İsrail iddiası yerli üreticimizin gücünü gölgelemek isteyenlerin çıkarmış olduğu büyük bir yalandır" dedi.
Oyun oynanıyor
Sanatçı ve bilim adamlarının da bu oyuna alet olduklarını bildiren Aygun, toplumun önündeki insanların bilinçsiz bir şekilde bu iddiaları savunmalarından dolayı halkın da yanlış bilgilerle yönlendirildiğini anlattı. Tepkisi elini boğazına götürerek "Buramıza kadar geldi. Yeter artık!" diyerek gösteren Aygun, yalan yanlış bilgilerle kamuoyunu yönlendirmeye çalışanlar hakkında hukuk mücadelesini başlatacaklarını bildirdi.
Devrim Arabası´nın başına gelenlerini anımsatan Aygun, "O gün arabanın deposuna benzinin koyulmasını engelleyen zihniyet, bugün Türkiye´nin ve dünyanın parlayan yıldızı haline gelen Türk tohumculuğunun önünü kesmek istiyor. Bu oyuna gelmememiz lazım" diye konuştu.
GDO´lu tohum üretimi söz konusu değil
GDO´lu tohum iddialarına da büyük tepki gösteren Aygun, bu konunun özellikle magazin programlarının ve haberlerin vazgeçilmez konuların başında geldiğini anımsattı. Türkiye´de GDO´lu tohum üretiminin kesinlikle söz konusu olmadığını ve yasak olduğunu anlatan Aygun, ithal edilen tohumlarda da bunun mümkün olmadığını vurguladı. Hibrit tohum kısırlığa neden olduğu yönündeki iddialara da açıklık getiren Aygun, şunları kaydetti: "Hibrit, melez demek. Yani anne-babası aynı çeşit olanların eşleşmesi anlamına geliyor. İki tohumun da, anne-babası domates. Üreticiler, tabiatta rüzgarla veya doğasal olaylarla eşleşen bu tohumları, sera ve steril ortamda kendi eliyle eşleştiriyor. Elde ettiği sonuçlara göre de bir zincir bulup; dayanıklı, raf ömrü uzun ve yüksek verimli çeşitler elde ediyor. Herhangi bir genetik değişiklik yapılmıyor"
Alıntı:http://www.tsuab.org.tr/index.php?m=blog&goster=68
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder